E-ticaret gibi dinamik bir alanda faaliyetlerinizi sürdürürken takım içi eğitimleri sağlamak daima ön planda olamayabilir. Bizler, Albeka Enstitü bünyesinde işletmelere kurumsal eğitim çözümleri sunarak kurum içi eğitimin öneminden faydalanmalarını sağlamaya çalışıyor. E-ticaret alanı ise, dinamik yapısı gereği eğitimi gerekli kılan alanlardan bir tanesi.

Artık uzun yıllardır hayatımızda olan ve varlığına oldukça alıştığımız e-ticaret, doğuşundan bu yana gelişerek varlığını sürdürüyor. Her geçen yıl yeni özelliklerin eklendiği bu alan işletmelere sayısız fırsatları sunarken bir yandan da daima dinamik bir alan olması nedeniyle büyük sorumluluklar yüklüyor. E-ticaretin yapısı gereği ortaya çıkan bu fayda-zorluk dengesini sağlayan işletmeler ise büyük başarı elde ediyor.

üçlü bir dijital varlığın işletmelerin hedef kitlelerine ulaşmalarını kolaylaştırdığının, güncel kalarak gelişmeleri kaçırmadan hızlı aksiyon alabildiklerinin bilincindeyiz. Ancak güçlü bir dijital varlık oluşturabilmek kadar bu varlığı koruyabilmek de büyük önem arz ediyor. Bu bakımdan, sürekli gelişmek, gelişime önem vermek gerekiyor.
Albeka olarak bizler, kurumsal gelişmenin çalışana değer ve yatırım ile elde edilebileceğine inanan işletmelere özel eğitim çözümleri sunuyoruz.

İçerik pazarlaması, sosyal medya pazarlaması, dijital reklam, dijital kampanya tasarımı, çevrim içi müşteri ilişkileri yönetimi, dijital kimlik oluşturma, web sitesi tasarımı, bloglar, e-posta pazarlaması, arama motoru optimizasyonu …
Ve daha bir dizi alt alan.
İşte dijital pazarlama iş dünyası için bunlar gibi birçok alanda birçok uygulama imkânı sunuyor. Peki hangisi işletmeniz için daha uygun? Uygun olanı seçtiğimizi varsayalım. Bu alanda ne şekilde var olmalıyız? Seçtiğimiz alanlardaki farklı stratejilerimiz nasıl birbirini bütünler? Nasıl güçlü bir dijital varlık oluşturabiliriz?

Geleneksel pazarlama hala pek çok alanda etkinliğini sürdürse de dijital pazarlama neredeyse tüm işletmeler için vazgeçilemez bir hal aldı. Dijital kanallar vasıtasıyla hedef kitlemize ulaşmayı amaçladığımız dijital pazarlama, işletmeler tarafından zaman zaman “yapılması zorunlu” olarak görülerek ilerleniyor. Peki gerçekten hedef kitlemizi daima göz önünde bulundurabiliyor muyuz? Yoksa “dijital” bir opsiyonu kullanarak günceli yakalama odağında mıyız?

Müşteriler markalardan ne tür bir iletişim dili bekliyor?
Bir bankanın mobil uygulamasına giriş yaptınız. Sizi “sen” diliyle karşıladı. Esprili bir yaklaşımı da bulunuyor. İşlemlerinize devam ederken sizi kimi şakalarla karşılıyor.
Veya bir e-ticaret sitesindesiniz. Bir chatbot yardımı almak istediniz. “Siz” diliyle konuşuluyor. Kurumsal bir dil hâkim ve oldukça mekanik yanıtlar veriliyor.

İş dünyasında güçlü markaların birçok avantaja sahip olduğunun bilincindeyiz. Güçlü markalar için bir yandan rekabet ortamında daha etkili aktörler olabilmek, zaman zaman rekabete yön vermek mümkündür. Öte yandan, kriz anlarında veya beklenmedik durumlarda ise, daha iyi şekilde süreç yönetimi yapabilmeleri ve hatta olumsuzluklardan daha başarılı çıkabilmeleri olasıdır.

İş dünyası pek çok fonksiyonu barındırıyor ve üretim, finans, satış, pazarlama gibi bu fonksiyonların her biri işletme için hayati önem taşıyor. Ancak burada tüm çabaların nihayetinde alıcıya ulaşmak için harcandığını biliyoruz. Bu bakımdan, alıcının işletmeden haberdar olması, farkındalığın oluşması ile başlayan sürecin bir satın alım ile sonrasında sadakat ile sonuçlanmasını arzuluyoruz.

Müşteriler “cool markalar” arıyor!
Bir markanın cool olması giderek önemli hale geldi. İş dünyasında artık buna yönelik ödüllendirmeler bile var. Her yıl en cool markalar seçiliyor ve bu markalar müşterilere birkaç adım daha yaklaşıyor.
Peki nedir bu cool marka olmak, nasıl cool marka olunur?